Şeyh Şamil - Azerbaycan Instrumental Folk Music 2004


2004 Mega Müzik Instrumental 256 kb/c mp3 14Tracks ~73 Mb


Şeyh Şamil (1797 - 1871) :

İmam Şamil 1797 yılında Dağıstan ın Gimri köyünde dünyaya geldi. Babası bölgenin yerli halklarından Avarlara mensup Dengau Muhammed dir. 15 yaşında iken at binerek kılıç kuşandı. 20 yaşına geldiğinde iki metreyi aşan boyu ile atlama, ateş etme, güreş, koşu, kılıç gibi spor dallarında üstün yetenek sahibi olmuştu.


Öğrenimine bilgin Said Harekani nin yanında başladı. Daha sonra kayınpederi olan Nakşibendi Şeyhi Cemaleddin Gazi Kumuki nin öğrencisi oldu. Kendinden önce İmamet makamında bulunan Gazi Muhammed ve Hamzat Beg in müşavirliğini yaptı. Son derece sade ve kanaatkar bir hayatı vardı.

İmam Şamil, muhtelif zamanlarda beş defa evlenmiş ve bu izdivaçların bazıları dini ve siyasi sebeplerle olmuştu. Şamil in Fatimat, Cevheret, Zahidet, Emine ve Şovanat ismindeki zevcelerinden Ahmed Cemaleddin, Muhammed Gazi, Muhammed Said, Muhammed Şefi, Cemaleddin ve Muhammed Kamil isimli altı oğlu ile Fatimat, Nafisat, Necabat, Bahu-Mesedu ve Safiyat isimli beş kızı oldu.

Şamil, İmam yani devlet başkanı seçildikten sonra ilk iş olarak iç işlerini ele aldı. Ruslara karşı daha etkili savaşmak için lüzumlu idari ve askeri teşkilatları yeni esaslara göre tanzim etti. Bir taraftan askeri tedbirler alıp düşmana karşı savunma savaşları verirken, diğer taraftan da muntazam adli ve idari sivil bir devlet mekanizması geliştirmiş, medreselerde eğitime önem verdirmiş, fikir ve sanat alanında da büyük adımlar atılmasını sağlamıştır. Döneminde tophaneler, baruthaneler, silahhaneler yapılmış, muntazam birlikler halinde askeri teşkilat kurulmuştur.

Güçlü hitabeti, kararlı tutumu ve askeri dehasıyla büyük başarılar kazanmış, ünü kısa zamanda yayılarak, otoritesi Dağıstan civarında yaşayan geniş topluluklar tarafından kabul edilmiştir.
İmam Şamil, idare sistemini yeniden düzenlerken, ülkeyi naiplik ve vilayetlere ayırarak bunların başına hem askeri hem de sivil yetkilerle donatılmış naipleri getirdi. Üç veya dört naiplik bir vilayet idi. Vilayetlerin başındaki naibin rütbesi daha yüksekti.
Ayrıca, her biri birer savaş kahramanı olan bu yüksek rütbeli naiplerden Ahverdil Muhammed, Kabet Muhammed, Şuayıb Molla, Taşof Hacı, Danyal Sultan, Nur Muhammed, Hitinav Musa, Sadullah, Duba Hacı, Hacı Murat ve Şamil in büyük oğlu Muhammed Gazi, gazavat ın adı anılması gereken başlıca kahramanları oldular.

Şamil imam seçildiği 1834 yılından 1859 yılına kadar Rusya nın büyüklüğü ve kudretine rağmen yılmadan mücadeleyi sürdürdü. Kendinden önceki iki imamın döneminde de fiilen 10 yıl savaşlara iştirak ettiğinden durup dinlenmeden cihad ettiği süre tam 35 yılı bulmuştur. Bu süre zarfında Rus kuvvetlerine büyük zayiatlar vermiş ancak kısıtlı sayıdaki asker sayısı da günden güne erimiştir. 1839 da Ahulgo Tepesinde 3.000 mürid ile General Grabbe komutasındaki 10.000 i aşkın üstün donanımlı Rus ordusunun kuşatmasına 80 gün süreyle direnişi harp tarihine geçmiştir. Şamil bu savaşta eşi Cevheret i, oğlu Said i ve kızkardeşi Mesedo yu kaybetmiş, 8 yaşındaki oğlu Cemaleddin i Ruslara rehin vermek zorunda kalmıştır.
Bu dehşet verici savaşlarda sadece insan kaybı olmadı. Ruslar, ancak aylar süren savaşlar sonunda işgal edebildikleri bölgelerde, ağaçları, ormanları yakıp, bir tek canlı yaratık bırakmadan ilerlerdiler.
Savaşlara iştirak eden Rus komutanlarından Milyutin, 80 gün devam eden Ahulgo savaşı hakkında hatıratında şu satırlara yer verir; "Artık muharebenin sevk ve idaresi kumandanların elinden büsbütün çıkmıştı. Hiddetlerinden köpürmüş, adeta çıldırmış bir hale gelen dağlılar, ulu orta askerlerimizin üzerine saldırıyor, süngü ucunda can verinceye kadar dövüşüyorlardı. Kadınlar bile kendilerini kudurmuş gibi müdafaa ettiler ve silahsız oldukları halde sıra sıra süngülerimizin üzerine atıldılar. Lakin muvaffakiyet için her türlü fedakarlığı göze almış olan Rus kumandanlığı inatla taarruzlara devam etti. Teslim olmayı katiyyen reddeden dağlılar, hiçbir ümitleri kalmadığı halde kahramanca dövüştüler. Kadınlar, çocuklar ellerindeki kamalarla Ruslara hücum ediyor, süngülerin önünde göz kırpmadan can veriyorlardı. Bazıları ise kendilerini ve çocuklarını korkunç uçurumlara atıyorlardı. Yaralılar bile inanılmaz şekilde dövüşüyordu."

Dost ülkelerden hiçbir yardım göremeyen İmam Şamil in, nihayet elindeki bütün kuvvet kaynakları tükenir ve 1859 un 6 Eylül ünde Gunip te Prens Baryatinsky komutasındaki 70.000 kişilik Rus ordusuna, yanında birkaç yüz kişi kalıncaya kadar direndikten sonra teslim olur.
İmam Şamil, aile efradı ve 40 kadar adamı Petersburg a Çar ın sarayına götürülür. Rus Çarı II.Aleksandr tarafından sarayın kapısında hayrete düşülecek derecede nazik karşılanır. Çar, babası 1.Nikola ya ve ihtişamlı ordularına tam otuzbeş yıl Kafkasya yı zindan eden, zamanının bu en büyük kahramanını karşısında görür görmez, yüzünden ve sakalından hayranlıkla öpmekten kendini alıkoyamaz.
İmam Şamil bir ay kadar sarayda misafir edildikten sonra, saygın tutsak olarak esaret yıllarını geçireceği Kaluga ya gönderilir.
Ancak Şamil ve ailesine esaret çok ağır gelir. İki yıl içinde Şamil in simsiyah saçları beyazlar. Büyük kızı Nafisat ile gelini Muhammed Gazi nin karısı Kerimet üzüntüden vereme yakalanarak ölürler.
Aradan ancak on yıl geçtikten sonra Çar, onun Hac ca gitmesine izin verir. Ancak bir tedbir olarak oğlu Muhammed Şefi yi alıkoyar ve Hacc ı ifa ettikten sonra derhal Rusya ya dönmesini şart koşar.
Şamil, 1870 yılında maiyetindeki adamları ile birlikte Rusya dan ayrılarak önce İstanbul a uğrar. Sultan Abdülaziz tarafından karşılanarak sarayda ağırlanır. Şamil in İstanbul a uğradığı haberi duyulduğunda şehirde yer yerinden oynamış, halk bu büyük kahramanı görebilmek için saray kapılarına akın etmişti.
Şamil, aşkına düştüğü son menzile bir an evvel varmak için Sultan ın kendisine tahsis ettiği gemi ile yola koyulur. Cidde limanında Mekke Emiri, şehrin ileri gelenleri ve mahşeri bir kalabalık tarafından törenlerle karşılanarak Mekke de Şürefa dairesinde misafir edilir.
Hac sırasında orada bulunduğunu duyan, dünyanın dört bir yanından gelmiş yaklaşık yüzbin müslümanın onu görmek için yarattığı izdiham sonucu, hükümet makamları İmam Şamil i Kabe nin üstüne çıkarmak suretiyle bu hayran kalabalığın arzusunu tatmin edebildi.

Şamil, hac farizasını yerine getirdikten sonra Medine ye geçer. Medine günlerinde son derece takatten düşer, çektiği büyük ızdırap artık tahammül edilmez bir hal alır ve hastalanarak yatağa düşer.
Bütün hayatını ülkesinin milli bağımsızlığına adayan, askeri dehasını bütün dünyaya ve bizzat ebedi düşmanı Rus yüksek makamlarına dahi kabul ettiren, adını dünya tarihine "gelmiş geçmiş en büyük gerilla lideri" olarak yazdıran İmam Şamil 4 Şubat 1871 de 74 yaşında iken hayata gözlerini yumar.

AZERBAYCAN HALK MÜZİĞİ ÜZERİNE DEĞİNMELER:
Azerbaycan, ona sayısız işgaller-savaşlar yaşatan, pek çok halkla kaynaştıran son derece özel bir bölgede yer alır. Bu kesişim noktasında bir çok farklı etki (Kafkas, İran, Türk, Türkmen) aynı potada eriyip tamamen kendine özgü bir kültür ve doğallıkla kökü çok eskilere dayanan disiplinli bir müzik geleneği ortaya çıkarmıştır. Geleneksel Azerbaycan müziği için "Kafkas ve İran müziğinin tekil bir çeşitlemesi" tanımı, belki bir dereceye kadar doğru ama eksik ve hafiftir. Bölgenin nesilden nesile aktarılan müzik mirası hem form çeşitliliği, hem melodik zenginlik, hem de ince nüanslara dayanan oldukça karmaşık MUĞAM (makam) sanatı açısından, kendi çevresindeki en köklü yapı olma özelliğindedir.
Aşık müziği kuşkusuz Azeri müzik kültürünün en başta gelen kaynağıdır. Azerbaycan'da yüzyıllardan bu yana Anadolu'dakine benzer, belki de ondan daha sağlam bir aşık müziği geleneği bugün de süregelmektedir; hem de etkisinden pek fazla bir şey yitirmeden.
Aşık genellikle halk şarkısını, akordu Anadolu'dakilerden farklı bir saz eşliğinde seslendirir. Nadiren de balaban ve diğer halk çalgıları eşlik edebilir. Aşıklar kendilerine özgü bir söyleme tekniği sergilerler ve bu teknik bize bir parça Türkmen Bakşi geleneğini çağrıştırır.
Aşık müziğinin çeşitli türleri bulunur: Ulusal kahramanlara adanmış destanlar, şarkı biçiminde söylenen şiirler ve aşk şarkıları. Bu derlemeye alınan Aşık Alaskar, kendine özgü bir ekol yaratmış en ünlü aşıklardandır.

Yüzyıllar içinde olgunlaşarak günümüze ulaşan Muğam sanatı, uzmanlaşmış profesyonel müzisyenlerin icra ettiği oldukça üst düzeyli bir sistemdir. Muğam sözcüğü Türkçe'deki makam tanımına bir dereceye kadar uyar. Belli bir melodik dizinin temel alındığı Muğamlar daha çok tar ile, bazen de başta kemençe olmak üzere birçok geleneksel çalgıyı içerebilen sazandar orkestraları tarafından seslendirilir. Başta ve aralarda belli temalar birlikte çalınır ve bu temaların araları uzun doğaçlamalarla işlenir. Muğamlar kimi zaman enstrümantal, bazen de yine tar ya da sazandar orkestraları eşliğinde bir şarkıcı tarafından seslendirilir. Muğamların sözleri büyük Azeri ya da Kafkas şairlerinin şiirlerinden alınmıştır genellikle.

Azeri Muğam sisteminde yedi Muğam bulunur: Rast, Şur, Segah, Şuşter, Çargah, Bayati-Şiraz ve Humuyün. Her Muğam'ın belli bir ruh durumunu betimlediği söylenir. Örneğin Çargah heyecanlı ve tutkuludur, Şur ise içlidir.
Azerbaycan halk şarkı ve dansları da bir o kadar zenginlikte ve çeşitliliktedir. Hem kullanılan çalgılar, hem ritm özellikleri, hem de melodik dizileri açısından özgünlüğü su götürmez olsa da, Azeri Folkloru diğer Kafkas halklarının müzikal eğilimlerini de içinde barındırır. Başta Klasik İran Müziği ve Ermeni Halk Müziği olmak üzere, birçok Kafkas karakteristiğini kolayca bulabiliriz bu gelenek içinde.

XX. yüzyılın başına geldiğimizde, Azerbaycan'da hala tam olarak açıklanamayan birçok koşulun bir araya gelmesi sonucu, müzikte çok büyük bir gelişme süreci yaşanmaya başladı. Başta Azerbaycan halk müziğinin ilk sistematik kuramcısı, besteci- çok yönlü müzik adamı Üzeyir Hacıbeyli olmak üzere ardı ardına çok sayıda büyük besteci yetişti. Hacıbeyli, ünlü Azeri şair Fuzuli'nin aynı adlı mesnevisinden ilk halk operası Leyla ve Mecnun'u 1908'de sahneye koydu. Böylece halk operası kavramı ilk kez literatüre giriyor, diğer Kafkas halklarında da (örneğin Gürcistan) kendi halk müzikleri etkisinde benzeri halk operalarının bestelenmesine yol açılıyor, daha sonra da tüm dünyada Azeri Müziği denen bir olgu ortaya çıkarıyordu. Yazdığı halk operalarında Klasik Batı Müziği Çalgılarıyla Azeri halk çalgılarını, özellikle de tarı bir arada kullanan besteci, opera sanatının anlatım olanaklarıyla Muğam geleneğinin içtenliğini yoğun bir halk müziği atmosferin içinde birleştirmiştir. Üzeyir Hacıbeyli, çağdaşı Müslüm Magomayev'le birlikte ilk müzik okulunu kurmuş, ilk halk çalgıları orkestrasını oluşturmuştur. İşte bugünün gelişmiş Azerbaycan halk ve klasik müziğini bu iki müzik türünün karşılıklı etkileşimine borçluyuz. Sonraları Köroğlu, Arşın Malalan gibi operalarla; Fikret Amirof, Kara Karayev gibi bestecilerle; Bülbül (Murtuz Memedov), Reşit Beybutof gibi olağanüstü seslerle Azerbaycan müziği tüm dünyada hatırı sayılır bir saygı kazanmıştır.

Tracklist:

01- Şeyh Şamil
02- Bülbül
03- Kentvari
04- Zümrüdi
05- Dözerem
06- Aysat
07- Hıyrati
08- Söğütler
09- Tehrani
10- Mercani
11- Ayrılık
12- Azerbaycan






















11 yorum:

  1. emegine saGLik hoCam

    YanıtlaSil
  2. Şapsığ, Seruşe Sedat Zengin: Paylaşımlarımızdan dolayı çok teşekkür ederim. Emeği geçenlerin eline, koluna ve aklına sağlık.

    YanıtlaSil
  3. Selamlar,

    Merak ettiğim birsey var, burada resmi verilen albümün yayıncısının web sitesindeki şarkı listesi tutmuyor. Acaba bu albümü bizzat dinlediniz mi yoksa internet ortamından mı buldunuz? Orjinal cd yi dinlemidiğim için çelişkiye düştüm.

    Albümü dinlediğim kadarıyla, enstrümantal olarak çok güzel, ancak bazı parçalarda vokal var ve kayıt çok kötü, sanki enstrüman kaydın üzerine karaoke yapılmış hissi veriyor.


    Mega Müziğin ilgili sayfasına bir bakarsanız bana hakvereceğinizi sanıyorum.
    http://www.megamuzik.com/album.asp?id=167&katid=11

    İyi günler.
    azerimuzik.blogspot.com

    YanıtlaSil
  4. Benim verdiğim albümdeki şarkılarla isimler birbirini kesinlikle tutuyor. Şimdi tekrar kontrol ettim. Oradaki albüm belki bu albümün devamı şeklinde olabilir. Albümü ben de internetten indirdim.

    YanıtlaSil
  5. Anladım, o zaman devamı olabilecek albümü görmek lazım. Bakalım birgün karşılaşırız elbet.

    İyi günler.

    YanıtlaSil
  6. "Avar Türkü" diye bir millet yok , Avarlar sadece Avar'dır , kafkas ırkından bir kafkas milletidir , dilleri Yenissey dilleri ile akrabadır , Türkler "Avarların askeri"ydiler , ama nedense Türk tarihçileri kitaplara bunu yazacaklarına Avarları "Türk"müş gibi yazıyorlar , Avarlar -Adigelerle Çeçenlerle akrabadır , doğal olarak İmam gazi muhammed , İmam hamzad ,İmam şamil , Hajı Murad , İmam Najmuddin , uzun Hajı , bu isimler sadece Avardır , Ruslarla birlik olup Avar ülkesi Dağıstanı istila etmeye kalkan Kumuk Türkleri ile savaşmışlar gazavat yapmışlardır , Azerilerse daha birkaç sene önce Azerbaycandaki Avar azınlığa gözdağı vermek için İmam Şamilin büstünü patlatarak yıktı , Azeriler ve Kafkasyada yaşayan diğer türkler devamlı olarak Avarları dışarı Türkmüş gibi gösterek Avar kahramanları Avar folklorünü araklıyorlar , işte güzel bir örneğide siz vermişsiniz ! "Şamil Avar türküdür" demek yalan ve iftiradır , bu iftira kapmanyasına destek vermeyin , yazdığınız bilgileri düzeltin.

    YanıtlaSil
  7. Açıkçası oradaki ibare gözümden kaçmış. Hemen düzelttim. Sizinle görüşümün parelel olduğunu bilin.

    Saygılarımla.

    YanıtlaSil
  8. iniyor fakat şifre istiyor.Yani bilgisayarda olduğu halde dinleyemiyoruz.
    AHMET TOLUN

    YanıtlaSil
  9. Hepsinin altında şifre yazıyor. Tüm şifreler: nartkun

    YanıtlaSil
  10. azeriler ve gürcüler kafkas milleti değillerdir türk kökenli olup orta asyadan göç etmişlerdir kafkas oyunu oynarlar fakat o oyun çerkezlere aittir.

    YanıtlaSil
  11. Gürcüler Türk kökenli değildirler. Kartveller, Megreller, Svanlar, Lazlar dahil Kafkasya orjinli milletlerdir. Dilleri Kafkas dil ailesine mensuptur.

    YanıtlaSil